Ana içeriğe atla

Alper'e gönderilmeyen mektup


Merhaba Alper, nasılsın, nasıl gidiyor.
Aslında telefonda da konuşuyoruz ama sanırım, sesin yok olmasına karşın mektuplaşmak daha kalıcı bir yöntem. Çünkü, dokunulan görüntünün insanı sakinleştiren bir yönü var. Mektubun dokunulan bir sese dönüşmesini sağlamak istedim.

"Mektuplaşalım" dedim ama doğrusu ne yazacağımı da bilmiyorum. Sadece mektuplaşalım istiyorum. O yüzden de şu an bir şeyler yazmaya çalışıyorum.

Bu satırları yazarken salondayım. Dışardan bazen gürültü geliyor. Hızla geçen motorun sesi, müezzinin sabah ölen komşu için okuduğu sâlâ, kuşların cıvıltıları ve birbirlerinden yol isteyen arabaların sabırsız korna sesleri. Bazen tüm bu sesler iç içe geçmiş de oluyor, ama aralıklarla geldiklerini söyleyebilirim.
Yan apartmanın çocuklarından bazıları kapının önünde bisiklet sürüyorlar, bir kaçı ise top oynuyor. Hepsi gölge olan sokağı istila etmiş gibiler. Bağrış çağrışları annelerinin onları duymalarını kolaylaştırıyor. Çoğunun babası iş yerindedir şimdi ve çocuklarının cıvıltılı hallerinden haberleri yok. Benim de senin cıvıltılarından haberim olmadığı gibi.

Biliyorsun bu aralar işsizim ve o yüzden zamanımın çoğunu evde biraz kitap, müzik, biriken makaleleri okuyarak ve sevdiğim polisiye dizileri izleyerek geçiriyorum.
Böylece gün, çocukluk zamanlarımın aksine şimdi daha hızlı geçmiş oluyor. 
Ne zaman sabah oldu, ne zaman akşam oldu hiç anlamıyorum...

Canımın sıkıldığı günlerde ise gün geçmek bilmiyor. O anlarda kitap, film veya makaleler de can sıkıntısını üzerimdem alamıyorlar. Hatta kitaplar ağırlıklarını üstüme koymuşlar gibi hissediyorum.

Evde sıkılmaktan bile sıkıldığımda dışarı çıktığım olmuyor değil. Hatta o anlarda, kendimi zorla dışarı atıyorum desem daha doğru olur. Böylece biraz daha az sıkılmış gibi hissediyorum.

Dışarı çıktığımda bile devam eden can sıkılmasını yok etmek için Müze Kart aldım. onunla 1 yıl boyunca müzelere ücretsiz giriş yapma hakkım olduğu için, dışarı çıktıkça müzeleri geziyorum. Müzeleri gezdikçe şu cümleyi daha sık kurmaya başladım; yaşamış insanlardan öğrenilecek çok şey var...

Yazacak çok şey var, ama nerden ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Şimdilik kısa kessem daha iyi olur.
Neyse işte, bende durumlar kısaca böyle. Sen neler yapıyorsun, günlerin nasıl geçiyor?
Seni çok seviyor ve mektubunu en kısa zamanda bekliyorum.


Yorumlar