Markaların en büyük hatalarından biri de; müşterilerinin her an her yerde, onları değerlendirebilecekleri kadar iyi, rahat, huzurlu ve boş bir ruh haline sahip olduklarını sanmaları diye düşünüyorum. Üstelik bazen tacize varan "değerlendirme" istekleri, daha önce e-mail aracılığıyla yaşattıkları spam olayından hiç de farklı bir durum değil. Belki onlar bunun farkında değiller ama durum benim açımdan gerçekten de böyle ve üstelik bunu bir kaç arkadaşım daha dile getirmişti. Kendi çevremde durum böyleyken, marka uygulamalarını kullanan çoğunluk için de farklı olmadığını düşünüyorum. Üstelik markaların bu "değerlendirilme istekleri" bazen beni çıldırtıyor. O an sinirimi alt edemesem, telefonu tutup yere çalacağım ama işte alt edip, sinirle işlemimi yapmaya devam ediyorum. Çünkü acil bir iş için uygulamalarına girmişimdir ama onlar illaki işlemimi bırakıp "lütfen bizi değerlendirin" diye tutturmuşlardır. Yönlendirdikleri yerde de, sinirli olduğumu bilmedi