Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart 28, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

...ve İsa dediki

  " Sizlerden birinin yüz koyunu olsa ve bunlardan bir tanesini kaybetse, doksan dokuzu bozkırda bırakarak kaybolanı bulana dek onun ardına düşmez mi?" ( Luka İncili 15:4 ) fotoğraf

Bülent Fidan ile Bir Reklamcıdan Tüyolar üzerine

‘Bir markanın temelinde ürün yoktur, tüketici zihninde oluşturacağınız duygusal algı esastır.’ Bülent Fidan’ın ’Bir Reklamcıdan Tüyolar’ kitabının tanıtım metninde, ’Pazarlama sürecini satış süreci sanan, B2B terimini hâlâ İnternet üzerinden satış süreci olarak bilen, marka ve ürün arasındaki farkı anlamayan, markanın iletişiminin sadece reklam olduğunu iddia eden, sosyal medyayı kurtarıcı olarak gören, çalıştığı diğer firmaları kendisinin kölesi olarak algılayanlar, eğer iş hayatları ile ilgili yenilikleri ve doğruları öğrenmek istemiyorlarsa bu kitabı okumasınlar!’ deniyor… ‘Reklam sektörü, Fatoş Karahasan’ın deyimiyle “vitrini geniş, kendisi küçük bir dükkandır” en sevdiğim söz budur’ diyorsunuz; bu cümleyi, sizin için ne anlama geldiğini açar mısınız? Bazı sektörler vardır, “şaşaalı” bir görüntüye sahiptirler. Bu abartılı görüntü nedeniyle de ilgi çekerler. Reklamcılık bu sektörlerden biridir. Dışarıdan bakıldığında eğlenceli, bol kazançlı, rahat ve seçkinlik gibi alg

Uğur Batı: Markethink ya da farkethink!

Yeni nesil pazarlama, artık her şeye başka bir pencereden bakıyor. Temelde, tüketici satın alma karar mekanizmaları üzerinden hareket ediyor. Alışılmış reklamcılık anlayışının da sarsılması gerektiğini düşünüyor. Pazarlama zekâsına, marka aklına inanıyor. Bu yaklaşımların sonucunda şunu ekliyor:  “Tüketicisine herhangi bir deneyim yaşatmayan her marka, ölmeye adaydır… Uğur Batı kitabında tüm bu deneyimsel pazarlama unsurlarını bol örnekle açıklıyor. Yazar ile, Türkçe marka ve pazarlama yazınına ilişkin en kapsamlı ve çarpıcı kitaplardan biri olarak değerlendirilen kitabını konuştuk. Kitapta çok güzel, yerinde tespitler var ve onlardan biri de şu cümle “İhtiyaçlarının değil, arzularının peşinde koşan bir toplum modeli” Bu cümlenin ardından şunu sormak istiyorum: zaten ihtiyaçlarımız, arzulamalarımızın sonucunda oluşmuyor mu? Modern dönemden itibaren değişim değerinin kullanım değerini baskıladığını görüyoruz. Buna Marksist analizlerde de rastlamak mümkün. Burada kastedi