Ana içeriğe atla

#islamofobi #islamofobik

Geçen ay 4.3 milyon insanın yaşadığı Yeni Zelanda'da sırf İslam dinine inandıkları için öldürülen 50 müslümanın ardından çok şey yazıldı çizildi, söylendi. Ama hiçbir yazı ve söylem, sırf inandıkları dinin emri olan namazı eda ederken öldürülenleri geri getirmeyecek, getiremeyecek.
Büyük bir haksızlıkla son buldurulan hayatlara karşı; yalnızca söyleyecek sözlerimizin, yazacak yazımızın olması ise, her şeyin kendi kontrolü altında olduğunu sanarak yaşamaya devam eden zavallı insanın zayıflığının en büyük göstergesi olsa gerek..

Katliamın ardından söylenenler, yazılanlar, anmalar yaşamın içinde ait oldukları yerleri alırken, hayat; 50 insanın yokluğunu en çok aileleri ve sevdiklerine göstermeye, acısını en çok onlara hissettirmeye devam edecek. (Aileleri dışındaki insanlara ise, yani aynı dinden olduğumuz biz diğer müslümanlara ise; bir kez daha #islamofobi'nin ne derece sakin ve derinden ilerlediğini gösterdi.)

Yaşanan terör saldırısı sonrası Yeni Zelanda hükümeti teröristin adını dahi anmama yolunu seçerek, teröristin yaptığının hiçbir şekilde kabul edilebilir, işlenen katliamın hiçbir insani yaklaşım içinde olmadığını açık bir dille belirtsede, olayın aksini düşünenler de yok değil.
Tıpkı saldırıdan sonra, katledilen müslümanların, katledilme nedeninin, yine müslümanların olduğunu belirten Yeni Zelandalı milletvekili gibi.
Ona göre, bir teröristin masum müslümanları katletmesinin nedeni, yine müslümanlardan başkası değildi ve olamazdı da.
Bunu sadece o milletvekili düşünmüyor. Bir çok kişi onunla aynı fikirde ve bu yüzden müslümanlardan nefret ediyorlar. Müslümanlara karşı duydukları nefretlerini de gizleyerek, iyice allayıp pullayarak göstermekten geri kalmıyorlar.

Tabii tüm #islamofobikler islam dinine karşı olduklarını büyük bir başarıyla saklıyor değiller. Hatta bazıları saklama gereği bile duymuyorlar. Örneğin saldırıdan sonra Ekşi Sözlük'te, terörist saldırısının videosunu izledikten sonra, yaşadığı katliam coşkusunun sevinciyle hissettiklerini, yazan şu entry sahibi gibi "videoyu izlerken, keşke Türkiye'ye gelip bu cuma günü camileri temizlese diye iç geçirdim."

Ya da başka bir sosyal medya kullanıcısı olan #islamofobik Eren Açak'ın videoyu izledikten sonra tüm içtenliğiyle "ellerine namlusuna sağlık. şarjör değiştire değiştire mis gibi. kill olmasaydı canlı bomba olup masum insanları patlatacaktı. islamın olduğu yerde akıl, mantık ve huzur hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır." diye yazmaktan geri kalmaması gibi. Onlara göre islam bir terör diniydi ve bu yüzden islama inanlar öldürülmeyi hak ediyorlar.



Bunlar her ne kadar gündemden dolayı öne çıkmış olsalar bile, işin aslı şu ki; islamofobikler her yerdeler ve müslümanların karşısına çıkmaktan, ellerini ve dillerini gördükleri ilk zayıf müslümana uzatmaktan geri kalmıyorlar.
Tıpkı geçtiğimiz aylarda Deniz Çakır'ın başörtülü iki müslüman kadına saldırması gibi. Veya sokak ortasında karşılaştığı iki hemcinsinin örtüsünü küfürler ve hakaretler eşliğinde zorla açmaya çalışan şu kadın gibi.




Özetle; içlerini kötülükle doldurmayı tercih etmiş bu insanlar hiçbir zaman hayatımızdan eksik olmayacaklar. Bizimle beraber yaşamayı tercih edip, ilk savunmasız olduğumuz anda saldırıp zarar vermekten, bizi güçsüz düşürmekten ve hatta görüldüğü gibi öldürmekten geri kalmayacaklar. Bizler her ne kadar islamın emri gereği barış içinde yaşamayı tercih ederek onlarla yaşamayı öğrenmiş olsak bile, saldırı anında ve sonrasında her türlü tepkimizi dile getirmekten geri kalmamalıyız.






Yorumlar