Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kıpır Kıpır Bi’ Coca-Cola?

Uzun zamandır kola ve türevleri olan içecekleri tüketmeyi bıraktım ama reklamlarını gördüğüm zaman izlemekten geri kalmıyorum. Bazı reklamlarını hiç sevmesemde Coca Cola'nın son reklamını sevdim.

Türk Hava Yolları'nın "30. Yılımıza Özel Her Ay Ayrıcalıklı 30 Şehir!" tanıtım maili

"Tanıtımlar" klasörüne düşen maili, sadece sevdiğim markadan gelmişse okuyanlardanım. Çünkü bazen gerçekten o marka hakkındaki gelişmelerden haberdar olmak istiyor, aynı zamanda yeni başlayan ve kısa süreli kampanyaları da kaçırmak istemiyorum. Durum böyle olunca sevdiğim markalardan gelen maillere (özellikle tatil dönemlerinde) bazen büyük bir heyecanla tıklamıyor değilim. Eminim bir çoğumuz böyle yapıyoruzdur.  Sevdiğim markalardan biri de Türk Hava Yolları ve bu yüzden onlardan gelen mailleri kaçırmamaya çalışıyorum. Dediğim gibi Türk Hava Yolları'nı seviyorum ama ne yazıkki bazen gönderdikleri tanıtım maillerini anlamsız ve ciddi şekilde gereksiz buluyorum.  Bugün o gereksiz tanıtım maillerinden birini daha gönderdiler ve bende her zamanki gibi silmek yerine buraya taşıyıp, onları da tüm yoğunlukları arasında atladıkları hatalardan haberdar etmek istedim.  Konuyu detaylı olarak anlatmak için aşama aşama gideceğim.  1.Aşama: Tanıtımlar klasörüne gird

Ortaköy Camii veya gerçek adıyla Büyük Mecidiye Camii

İstanbul'a yolu düşüp de,  halk arasındaki adı Ortaköy Camii olan Büyük Mecidiye Camii'ni görmeden giden var mıdır? (Hiç sanmıyorum :)) Bu gönderiyi Instagram'da gör #istanbul #shotoniphone #turkey #mobilephotography #goodday #ortaköy ibrahim aytunç (@aytuncrahim)'in paylaştığı bir gönderi ( 3 Kas, 2018, 7:00öö PDT ) Bu gönderiyi Instagram'da gör #mosque #art #islamicart #mosqueart #iphonephotography #shotoniphone #artlover #istanbul #ortaköy #ortaköycamii ibrahim aytunç (@aytuncrahim)'in paylaştığı bir gönderi ( 6 Kas, 2018, 4:33öö PST )

Tutunamayanlar

İnsanın hayata tutunabilmesi için, kendine önemli veya önemsiz bir yaşama sebebi bulması gerekiyor. Aksi takdirde bir şeye tutunmamış olduğu için, çoğunlukla başkasının veya başkalarının yönlendirmesiyle oradan oraya sürüklenip gidiyor.

Eleştirel bakış açısı. Eleştirmek

Bu yıl kendime dair fark edip, kabullendiğim özelliklerden biri de; hayata, sürekli ve hatta her zaman her yerde "eleştirel" bakıyor olmam oldu. Bu özelliğim yüzünden, bugüne kadar çok sıkıntı çektim ve çoğunlukla #uyumsuz - #geçimsiz diye etiketlendim. Tabii "gıcık, huysuz, değişik" gibi diğer etiketleri saymıyorum. Ama bu yıl, eleştirel bakmamın-yaklaşmamın-yaşamamın, beni diğer insanlardan farklı kılan özelliklerimden biri olduğunu kabullendim ve rahatladım. Eleştirelliğimi kullanma şeklim ise şöyle oluyor; -Önemli veya önemsiz fark etmeksizin herhangi bir şey okuyordumdur ve okuduklarımın mantıklılığını düşünüyorumdur.  ("hayır öyle değil böyle olmalı, şöyle değil böyle yapılmalı, aslında o öyle değil, yanlış biliyorsun ve yazdıklarının tamamı bu yanlış üzerine kurulu" gibi iç sesler eşliğinde yazı biter.) -Bir şey izlerken de hep bu davranışım devam eder ve çoğunlukla zekice olmayan, sırf eğlendirme amaçlı filmleri bile sevmeme nedenim, bu eleş

lise sonrası universite

Üniversitelere giriş sınavının aptalca olduğunu, mantıklı olanın ise; lise mezuniyeti sonrasında herkesin istediği üniversiteye kayıt olmasının, üniversiteyi belirli bir ortalama ile bitirdiğinde ise mezuniyet sınavına girmesi gerektiğini düşünmeye başladığım yaştayım.

Markalar ve değerlendirilme istekleri

Markaların en büyük hatalarından biri de; müşterilerinin her an her yerde, onları değerlendirebilecekleri kadar iyi, rahat, huzurlu ve boş bir ruh haline sahip olduklarını sanmaları diye düşünüyorum. Üstelik bazen tacize varan "değerlendirme" istekleri, daha önce e-mail aracılığıyla yaşattıkları spam olayından hiç de farklı bir durum değil. Belki onlar bunun farkında değiller ama durum benim açımdan gerçekten de böyle ve üstelik bunu bir kaç arkadaşım daha dile getirmişti. Kendi çevremde durum böyleyken, marka uygulamalarını kullanan çoğunluk için de farklı olmadığını düşünüyorum. Üstelik markaların bu "değerlendirilme istekleri" bazen beni çıldırtıyor. O an sinirimi alt edemesem, telefonu tutup yere çalacağım ama işte alt edip, sinirle işlemimi yapmaya devam ediyorum. Çünkü acil bir iş için uygulamalarına girmişimdir ama onlar illaki işlemimi bırakıp "lütfen bizi değerlendirin" diye tutturmuşlardır. Yönlendirdikleri yerde de, sinirli olduğumu bilmedi

Merak

Aşağıdaki sorumu alıntılayarak cevaplarsanız, cevaplarınızı blog yazısı olarak paylaşacağım. O yüzden düşünerek ve içtenlikle yanıtlamanızı rica ediyorum: Eğer sadece bir şeyi öğrenme şansınız olsaydı, neyi öğrenmek isterdiniz? — ibrahim aytunc (@aytuncrahim) December 30, 2018