bi takım mevzular

"Evrenin En Kötü Reklamları Top 10" listesine hızlı bir giriş yapan Buse Terim'li DeFacto reklamıyla YouTube'da müzik dinlerken karşılaştım ve sonuna kadar izledim. Yukarıdaki cümleyi virgülsüz okutup, nefes nefese bıraktığım için kusura bakmayın. Reklam işte bu kadar kötüydü.

Twitter yaptı yapacağını ve Fav'ımızı alıp yerine Beğeni'yi getirdi. Bazı markalar buna sessiz kaldı, bazıları ise işte böyle tepkisini ortaya koydu. Ama bazıları keşke tepkisini de koymasalardı da neyse. Kalp diyenler RT, FAV diyenler kalp. pic.twitter.com/9BFrX795Ne — Sprite Türkiye (@Sprite_TR) 3 Kasım 2015 Deli gibi sevenlerin arasına Twitter da katılmış, bir kalp de bizden. :) #DliGibiSevmek pic.twitter.com/OizFwQX27d — Kanal D (@KanalD) 4 Kasım 2015 Kalp kalbe karşıymış. 😉❤️ #TwitterHeart pic.twitter.com/WUxrzDKq3n — Algida Türkiye (@AlgidaTurkiye) 4 Kasım 2015 Kalbimizdesin... 🌟 pic.twitter.com/mL3niiXtVL — Nescafé Türkiye (@NescafeTR) 3 Kasım 2015 @lassaturkey Bridgestone bunu beğendi. pic.twitter.com/xviCBN7W4S — Bridgestone Türkiye (@BridgestoneTR) 4 Kasım 2015 Hayatımızdan bir yıldız daha kaydı. #gülegülefav 😔💫 — Media Markt Türkiye (@mediamarkt_tr) 4 Kasım 2015 Favori ⭐️ gidip kalp ❤️ geldikten sonra artık

Halkbank'ın, KOBİ'lere verdiği desteği ve yeni girişimcilere sunduğu avantajları tanıtmak amacıyla ekranlarda döndürmeye başladığı reklam filmini izlediniz mi? Ben izledim, midem bulandı... 

Cinsiyet eşitliği hakkında muhteşem tespitlerin olduğu, güzel bir Ted konuşması. Her gün 1 Ted konuşması bünyeme iyi geliyor.

Zaman hızla akıp gidiyor, tek tek yaşlanıyoruz. İlerde birbirimizin kırışıklarla dolu yüzüne bakıp "zamanımız varken neden sevmedik ki" diye hayıflanacağız.

İnsanların neden delirdiklerini o kadar iyi anlıyorumki...............

Instagram aldı başını gitti. Özellikle Facebook tarafından satın alındıktan sonra büyümesi daha da hızlandı ve bu sayede milyonlarca kişiyi görsel olarak birbirine bağladı. Oradan edindiğim ve görüşmeye başladığım arkadaşlarım var. Birbirimize sürekli şu hesabı takip et, bu hesaba da bak diye önerilerde bulunuyoruz. Tabii bu hesaplar sadece türkçe kullanılan hesaplar değil, bir çoğu yabancı hesaplar oluyor, ama ben bugün beğendiğim bir kaç türkçe hesabı paylaşmak istedim. İşte onlar: "So if you're lonely why'd you say you're not lonely" #thefratellis #solotree @umitko tarafından paylaşılan bir fotoğraf ( 27 Nis 2015, 09:31 PDT ) if you are not barefoot then you are overdressed. | #makeportrait #portraitwithoutface #womaninred Turan Ertekin (@turanertekin) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ( 2 Nis 2015, 04:57 PDT ) Bugün hiç durmadan bakındılar! Dolandılar! Delirttiler! #1mayis #1mayıs #1mayiskutluolsun #iscibayr

Dijitalin gelişimi her şeyi kökten değiştirirken, ilk başta reklamları değiştirdi. Son bir kaç yıldır artık yeni reklamlarda o soğuk marka havalarına neredeyse hiç yer verilmiyor. Yer verenler ise hâlâ değişimin önünde durup, televizyonda kime, neden reklam filmlerini gösterdiklerini bilmeden yaşamaya devam ediyorlar.  Oracle yayınladığı Beyaz'a cevap videosunda çalışanlarına yer vererek markasının insani yanını, samimiyetini göstermiş.   Yeni reklamlar böyle artık.

Hazza dayalı bir yaşam sürdürmeye başladık ve her şeyin en güzelini aramaktan yorgun düşmemize rağmen, yine de aramaktan vazgeçmiyoruz.

Geçtiğimiz günlerde ihtiyacım olan ürünü internet üzerinden satın almak için Google'larken bir çok siteye girip çıktım. Gün boyunca uygun olan fiyat hangi sitede diye bakındım ve daha sonra da uygun olduğunu düşündüğüm siteden ürünü satın aldım. Ama sonraki gün ve günlerde Facebook sayfama her girdiğimde o ürünün satıldığı sitelerin reklamlarıyla karşılaştım. Üstelik bu siteler arasında ürünü satın aldığım sitenin reklamı da vardı. Facebook'un sunduğu bu hizmete Remarketing deniyor. Yani eğer bir ürünü marka sitelerinde görüp, daha sonra Facebook'a girerseniz, o ürünü ile ilgili hazırlanmış reklamlarla karşılaşıyorsunuz. Bu sayede direkt hedefe gösterim yapılırken reklam gideri de çöpe atılmamış oluyor. Buraya kadar olan kısım güzel ve gayet de mantıklı. Anlaşılmayacak hiçbir tarafı yok, ama ürünü satın almış olduğum site neden bana o ürünü satın almam konusunda reklam gösteriminde bulunuyordu?  Görsel

30 yaşındayım ve öğrendiğim tek şey; saygı duymak oldu.  Herkese, her şeye saygı duymayı öğrendim. İnsan, hayvan, doğa vs. 30 yılda bunu öğrendim ve nihayet hayatım yoluna girdi.

Bugün Osmanbey metro durağında akbil'i olmadığı için turnikeden gelip geçenlere akbil basmaları için yalvaran Suriyeli 3 kadın için akbil bastım ve onlar turnikeden geçip gittiler. Sıra bana gelince akbilim bitmişti ve bu yüzden az ilerideki makineden kartıma akbil doldurup tekrar turnikeye geldim. O sırada turnikeden 1-2 adım ileri de Osmanbey tarafından yaşadığı belli olan süslü yaşlı bir kadın, erkek güvenlik görevlisine "Suriyeli kadınları neden alıyorsunuz, bunlar yüzünden mikrop kapıyoruz" diye söyleniyordu, güvenlik görevlisi ise kemküm ederek cevap vermeye çalışıyordu. Kadının, benim o kadınlar için akbil bastığımdan haberi yoktu ve bu yüzden kadına yaklaşıp "onların binmesini istemiyor musunuz?" diye sorunca başladı "bunlar hep mikrop saçıyor, bunlar yüzünden mikrop kapıyoruz. hiç hijyen değiller" diye uzun uzun konuşmaya. O kadar iyi saçmaladı ki ne dediğini hiç anlamadım. Üstelik "bunlar" derkenki ses tonu sanki bir grup hayva

Özgecan'ın vahşice öldürüldüğü haberlerinin yayılmasının ardından sosyal medya kullanıcılarının paylaştıkları bir çok içeriği okudum. Çoğu içerik de insanlar yaşanan cinayet dolayısıyla "idamın geri gelmesi" ve "katillerin hemen idam edilmesi"ni istediklerini yazmaktan hiç çekinmemişler ve bunun da mutlaka gerekli olduğunu belirtmişlerdi. Buraya kadar olan kısım normal tabi. Anormal olan kısım şu; idam gerekliliklerin belirtilmesi esnasında ortaya çıkan tablo korkunçtu. Çünkü idamın gerekli olmasının nedenlerini hak arayışının doğru olması mantığıyla değil, o canavarların haklanması isteğiyle yazmışlardı. Yani bir canavarı cezalandırırken o canavarın bulunduğu ruh haline bürünmüşlerdi ve farkında değillerdi. Hâlâ da farkında olduklarını sanmıyorum. Bu yüzden eğer illaki canavarların durdurulmasını istiyorsanız, sokaktaki canavardan önce içinizdeki canavarı durdurun. Yoksa cinayeti işleyenle aranızdaki fark çok azalmış olacak. Görsel Habertürk

Seks hayatımızın, tüm hayatımızı yönlendirdiği bir günün ertesiydi..

İçerik pazarlaması olarak bir çok markanın Oreo Türkiye için hazırladığı çalışmalardan kendisine ders çıkarması konulu nutuklara girmeyeceğim, zaten herkes alması gereken dersi almıştır. Ben şimdilik direkt içerikleri paylaşacağım.

Akşama kadar internette özgürlükleri savunanların, kendi düşüncelerinden farklı bir düşünce ile karşılaştıkları ilk anda klavyelerini kuşanıp saldırıya geçtikleri günlerde yaşıyoruz. Özgürlüğün sadece kendi düşüncesini savunmak, yüksek sesle dile getirmek olduğunu sanan bu sözde özgürlükçülerin ait oldukları genel bir düşünce sistemi yok. Aksine her yerde ve her düşünce topluluğunun içinde karşınıza çıkıp sizi güldürebiliyorlar. Komik olduklarından habersiz bu özgürlükçülerin, özgürlüklerini de savunmanız gerektiğini unutmayın.  İyi eğlenceler. (Üstteki görselin kime ait olduğunu bulamadım, bilen varsa bilgi rica ederim.)

Doğrularınız sadece sizin doğrularınız, yanlışlarınız sadece sizin için yanlış ve yaşamınız sadece size ait. Hayata bir defa geliyorsunuz.  Lütfen doğrularınızı başkalarına da doğru olarak dayatmayın, yanlışlarınız sadece sizi ilgilendiriyor ve sizin yanlış olarak gördüğünüz bu yanlışları karşınızdakiler de yanlış olarak görmek zorunda değil.  Ve lütfen sadece kendi hayatınızı yaşayın, ama yaşarken de kendi yaşantınızı başkalarına da dayatma küstahlığında bulunmayın. Biri size kendi hayatını dayatıyorsa sorunu gidip onunla çözün, başımı ağrıtmayın.