Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Facebook'da Bonus Genç reklamlarıyla taciz edilmek

Online'da reklam yapmak o kadar başarılı sonuçlar veriyorki, bu yüzden bazı markaların artık ofline reklam mecralarındaki bütçelerinin büyük bir bölümünü online tarafa kaydırdıklarını biliyoruz.  Online reklamlarda hedeflemeler ise, reklam mecrasını kullanan kullanıcıların verdikleri kişisel bilgiler doğrultusunda yapılıyor.  Kişisel bilgilerimi bende Facebook ile paylaşıyorum ve üstelik yaşımı, cinsiyetimi, nerede oturduğumu, nerede çalıştığımı, ne yaptığımı vs en ince detaylarına kadar Facebook ile paylaşıyorum. Facebook da bana ait bu bilgiler doğrultusunda reklam verenlere, reklam yapmak istedikleri kişileri listeliyor ve diyorki; şu yaşta şu kadar kişi kullanıcım var, bu kullanıcılara reklam yapabilirsin. Reklamveren de bu kullanıcılar arasında kendi hedef kitlesine uyanlara belirlemiş olduğu strateji doğrultusunda reklam yayını yapmaya başlıyor. Böylece reklamverenin yaptığı reklam maliyeti çöpe değil, direkt olarak tekrar cebe atılmış oluyor. Ama işte ne yazıkki o

İş hayatı ve arkadaşlık

İş yerinde, patronlar tarafından arkadaş kelimesinin fazla kullanılmasından dolayı; bazen midemin bulanıp, başımın ağrıdığını hissettiğim zamanlar olmuştur. O yüzden bu rahatsızlığı blogumda yazmak istedim. Midemin bulanıp, başımın ağrımasının nedeni; patronlarımın arkadaşlık kelimesi arkasına saklanarak, biz çalışanlar üzerinde adeta bir sömürü düzeni kurmuş olmalarından kaynaklıydı.  Bu durumu bir kaç kez patronlarımla da konuşmuştum. Özet olarak şöyle demiştim: aramızda parasal bir bağ var. Bu yüzden biz arkadaş değiliz ve asla arkadaş olamayacağız. Çünkü ben hayatımı idame ettirmek için sevdiğim bir işi yaparak para kazanmaya çalışıyorum, siz de para kazanmak için beni işe aldınız. Ben işimi yapmadığım zaman maaş vermeyip beni kapıya bırakacaksanız veya siz bana maaşımı vermediğiniz zaman ben işi bırakacaksam bu arkadaşlık değil, bu bir ticari anlaşmadır. Bu anlaşmaya bağlı kalarak ilerlememiz en doğrusudur.  Şu cümleyi de eklemek istemişimdir "bunun dışındaki beklen

İş hayatı ve konuşmak

Gittiğiniz kafelerde veya buna benzer mekânlarda yan masadaki hararetli konuşmalara şahit olmuşsunuzdur. Bunlar arasında arkadaş çekiştirmeleri neyse de, ofis çekişmelerinin konu edilmesini her zaman garip karşılamışımdır. Şu şuna şunu demiş, bu buna böyle demiş ile başlayan cümleler bitmek bilmez.  İnsanların o an yanlarında olmayan arkadaşlarını rahat rahat çekiştirmeleriyle çok ilgilenmiyorum. Açıkçası bahsettikleri kişiyi tanımadığım ve belki de hiç tanımayacağım için çok önemsemiyorum da, ama iş ilişkisi içerisinde geçen konuların her hangi bir kafede dile getirilmesini biraz trajikomik bulurum. Bir de bu insanlar o markaya ait kocaman logolu giysiler ile ses tonlarına bile dikkat etmeden, iş hayatlarındaki sıkıntıları, diğer iş arkadaşlarıyla yaşadıkları olumsuzlukları tartışmaları, çalışma şartlarından şikayet etmelerinin, çalıştıkları o marka adına çok üzücü bir durum olduğunu düşünüyorum. Çalışanlarınıza üzerinde şirketinizin kocaman logolarının olduğu bir giysi, ünifor

Sırbistan Gezisi