Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cocuklar ve doğrularımız

Bu sabah oğlumla oynarken farkettim "aslında cocuklara kendi doğrularımızı dayatıp duruyoruz." Bunu farkedince bir an durup düşündüm "acaba benim dogrumun, onun ileriki yaşamında ne kadar geçerliliği olacaktı?" Biraz düşündükten sonra anladımki çocuğa doğruyu veya yanlışı öğretmek yerine, sorduğu sorular karşısında veya yaptığım hareketlerimde samimiyeti tercih edersem daha iyi olacak. Hem çocuklar, doğru veya yanlıştan çok samimiyete inanıyorlar. Bunu defalarca denedim %100 çalışıyor...

Steve Jobs Apple ismini neden koydu?

Hayatını anlatan biyografi kitabında 370 milyar dolarlık piyasa değeriyle dünyanın bir numaralı şirketi olan “Apple”ın ismini nasıl bulduğunu Steve Jobs ilk kez anlatıyor. Hindistan dönüşü (Zen felsefesinden etkilendiği dönem) Atari’de çalıştığı zamanlardan kalan sürede gönüllü olarak bir elma çiftliğinde çalışan Steve Jobs, bahçedeki bir çalışma gününün ardından bu ismin aklına geldiğini söylüyor. O zaman vegan diyetinde (sadece meyve, sebze yediği dönem) olmasının da bu ismi bulmasında etkili olduğunun altını çizen Jobs, Apple isminde karar kılmasının bir diğer nedeninin de telefon rehberinde Atari’den önde gelmesi olarak ifade ediyor. Steve Jobs tüm bunların yanı sıra, Apple ile Computer kelimeleri (elma/bilgisayar) yan yana geldiğinde insanların hiç unutmayacağı, dikkat çekici bir isim oluştuğunu düşündüğünden bu ismi seçtiğini anlatıyor. (Milliyet / Şükrü Andaç)

iPad ve Uygulamalar

Önceki hafta "artık almam gerektiğine iyice emin olduğum" iPad2'yi aldım ve şu an da tadını çıkarıyorum. Tabii almak kısmı sanırım işin en kolay yönü olsa gerek. Çünkü aldıktan sonraki ortaya çıkan "hangi uygulamaları yüklemem lazım" sorusu öylece havada asılı kalmıştı. Bende appstore'da gezdikten sonra onlarca uygulama indirdim. Tabii sonrasında dönüp çoğunu sildim ve geriye sadece ciddi anlamda kullanacaklarım yalnız kaldı. İşte o uygulamalar: Gmail: Hala diğer mail servislerini kullanıyorsanız zaten ona ihtiyacınız yoktur. Ama size tavsiyem "lütfen artık gmail kullanın." Çünkü çok geç kalmışsınız. iBooks: Benim gibi kitap okumaya meraklıysanız, muhakkak aylar öncesinden yüzlerce kitap biriktirmiş sinizdir. Onları okumanın zamanı geldi. FeeddlerRSS: Onun sayesinde takip ettiğiniz siteler, bloglar v.s yazılı hiç bir şeyi kaçırmayacaksınız. 50 Tablo: Bu uygulamada resim tarihinin bilmeniz gereken 50 tablosu anlatılıyor. Tempo Dergisi'ne burdan

Markalar ve fan sayfaları

Malumunuz, Facebook internete bağlanabilen herkesin olmak zorunda olduğu bir yer ve markalar da burada adeta bebek gibi emekleyerek ilerlemeye çalışıyorlar. Bu bebek hızında emeklemelerinin en kötü tarafı ise; sayfalarına girilen görsel içerikler. Çünkü bir çok içerik Google aramalarında çıkan görsellerle destekleniyor. Ben bu durumu inanılmaz derecede komik ve acemice buluyorum. Çünkü gerçekten hiç bir markaya yakışmayacak hareketlerden biridir bu. Markaları neden suçlamalıyız derseniz; Çünkü henüz sosyal ağları yeterince ciddiye almış değiller ve bir çoğu "herkes facebook fan sayfası açıyor, bizde açalım" mantığıyla hareket ediyor. Durum böyle olunca da, henüz bu alana çok ciddi anlamda yatırım yapmıyorlar ve "bizimde facebook fan sayfamız var" sırıtışından daha ileri gidemiyorlar. Dileğim; sosyal ağlarda olmuş olmak için değil, gerçekten sosyal ağlarda yaşayan bir marka olmak için bu alana yatırım yapan markaların artmasıdır.

Evli misiniz?

Değilseniz "doğru kişi" olduğunu düşündüğünüz kişiye "hemen şimdi" hiç korkmadan "benimle evlenir misin?" diye sorun ve kabul ederse çok geçmeden evlenin. Her şey bu kadar basit.

Sosyal Hediye

"Sevdiğiniz" insanlara farklı hediyeler vermeyi sever misiniz? Evet, ben severim ve verdiğim hediyelerin de o kişiler için ihtiyaçları olan şeyler olmasına dikkat ederim. Çünkü birine bir hediye alırken, ihtiyacı olan bir şey almamak; o kişi için değersiz herhangi bir yük, sizin için ise sadece para harcaması yapmış olmanız anlamına gelir... Geçen yıl ailemdeki herkese birer tane hediye vermek istedim ve bir kaç gün düşündüm, ama her hangi bir şey bulamadım ve bunu daha sonra düşünmek üzere o anlık "boş verdim." Sonraki günlerde bir sabah Twitter'dayken aklıma onların sosyal ağları kullanmadıkları, ama bir gün kullanabilecekleri fikri geldi ve bende Twitter'da onlar adına kullanıcı adlarını alıp, sosyal ağları kullanmaya başladıklarında, onlar için özel olacak günlerde kendilerine hediye etmek üzere bir dosyaya kaydettim. Önceki gün Twitter'da yeni takipçilerim arasında abimi, kendi ismine yakın bir kullanıcı adı almış olarak görünce, içimden "işte

Hayata Dair

Zaman sahip olduğunuz en değerli şeydir. Bunu hep aklınızda tutun.. Ama unutmayın o kadar hızlı geçiyorki ve bu hızlı geçen zaman içinde bizler o kadar yavaşızki... Ailenize zaman ayırın.. Kimseyle atışarak zamanınızı harcamayın. Bırakın istedikleri gibi konuşsunlar, yazsınlar, çizsinler. Her sabah, yeni bir güne uyandığınız için şükredin. İnsanları sevdikleriniz ve sevmedikleriniz diye ayırmayın. Tanıdıklarım ve tanımadıklarım diye ayırın. Tanıdığınız insanlara içinizden "seni seviyorum" demek geliyorsa bunu geciktirmeyin. Birinin size değer vermediğini hissettiğiniz zaman "üzülün." Ama buna fazla takılmayın. Size değer verilmiyorsa, sorunu kendinizde aramayın. Sorunu sadece karşınızdakinde de aramayın. Sorunun kimde olduğunu netleştirin ve bunu paylaşın. Hedefiniz yoksa, bir hedef edinin. Ama bu hedef sizi bir yarış atına dönüştürmesin. Bir "insan" olduğunuzu unutmayın. Evliyseniz çocuğunuzla zaman geçirin. Ağladığı zaman, kendisi susuncaya kadar susturm

Bilgi Kirliliği

Bilgi kirliliğinin çok fazla olduğu bir yüzyılda yaşıyor olduğum için "şanslı mı sayılırım, yoksa şansız mı?" bilmiyorum. Çünkü bilgiyi süzmek gittikçe zorlaşıyor. Hatta artık neyin doğru, neyin yanlış olduğundan bile emin değilim.

Maymun Tuzağı – Joseph Golstein

Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.Hindistancevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, maymun elini yumruk yaptığında elini dışarıçıkaramaz. Maymun, tatlının kokusunu alır, yiyeceği almak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde, maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında bu maymunu, tutsak eden hiçbirsey yoktur. Onu sadece onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür. Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapm

Ben Alper Abiyim

Oğlum bugünlerde öğrendiği kelimelerine yenisini ekleyip dururken, artık abi kelimesini de öğrendi ve bu yüzden durmadan "ben alper abiyim" deyip duruyor. Bakalım bi sonraki kelimesinde ne olacak. Birde sanırım oğlum çok fazla bencil. Çünkü oyuncaklarını sahiplenme durumu çok abartılı ve asla paylaşmıyor. Yalnız ihtiyacı için birinden bir şey isterkenki masum halleri varki, akıllara durgunluk veriyor.

Melinda French Gates: Kar amacı gütmeyeen oluşumlar Coca-Cola'dan ne öğrenebilirler?

TEDxChange'de, Melinda Gates, kar gütmeyen oluşumların, Coca-Cola gibi pazarlamacı ve dağıtımcılardan oluşan, en uzaktaki köylerin kola istemelerini -ve almalarını- sağlayan küresel şebekelere sahip büyük şirketlerden ipuçları almasını öneriyor. Bu niçin prezervatif, sulama ya da aşılar için de kullanılmasın?

Gelecekte Devletler Şirketleşirler Mi?

Gelecekte devletlerin nasıl bir yönetimle, halklarını yönetecekleri konusunda çok sık olmasada, bazen düşünmeden edemiyor değilim. Bu konuda aslında yapılabilecek en güzel şeyin, devletlerin şirketleşmesi olarak görüyorum. Düşünsenize devlet isimleri şöyle olacak: Türkiye Cumhuriyeti Anonim Şirketi Amerika Birleşik Devlet Holdingi Yunanistan A.Ş. Gelecekte devletler gerçekten şirketleşirler mi bilmem ama, düşüncem şirketleşmeleri ve şirketleşmelerinden sonra ortaya çıkacak daha adil şartlar, daha iyi bir halk hizmeti, daha iyi bir gelecek olacağıdır. Şimdilik çok fazla derine inerek bu konuda yazmayı doğru bulmuyorum. Ama bence bir devlet, eğer para alan ve veren tarafta yer alıyorsa şirketleşmesi en doğrusudur. Çünkü sadece kazanmaya odaklanacak ve bu sayede en iyi işi ortaya koymakla yükümlü bir şekilde çalışacaktır. Böylece şirketlerin sadece geleceğe odaklı yaşamaları gibi, devletlerinde böyle hareket etmeleri sonucunda, siyasetin yok olacağını düşünüyorum. Tabii siyasetin olmadığı

Sami Hazinses Röportajı

Aşağıda okuyacağınız Sami HAZİNSES röportajını, Blog Dergisi'nin Ekim 2010 - 14. sayısı için yapmıştım. Dergimizin 14. sayısına ulaşmak için Tıklayın ''Dizüstü Edebiyat’’ adına yakışır şekilde ilerlemeye devam ediyor. İlk kitap PuCCaa'nın Küçük Aptalın Büyük Dünyası'ydı ve güzel bir başlangıç yapmıştı. Kitabın yeni baskıları yapıladursun, geçtiğimiz ay raflarda aynı dobralıkta, cesur, eğlenceli, bir kitap daha yerini aldı. Kitabın adını bilmeyen, yazarını tanımayan yoktur. S ami H azinses ''Piç Güveysinden Hallice'' Kitap çıkar çıkmaz bi koşu alıverdim. Şu anda 2inci baskısını yapan, kitabın içeriği sürekli tebessüm ettirsede, sonu birazcık hüzünlü bitiyor, genel anlamda okurken gülmekten karnınıza ağrılar giriyor. Bu arada sizi uyarıyım; kitabı lütfen toplu taşıma araçlarında, kalabalık mekanlarda okuyup ani kahkaha patlamalarınızla çevrenizdekilere rahatsızlık vermeyin : )) Kitap çıktı, okumaya başladım ve sizin için de Blog Dergisi adına Sami

Ömer Enis Röportajı

Aşağıda okuyacağınız Ömer ENİS röportajını, Blog Dergisi'nin Ağustos 2010 - 12. sayısı için yapmıştım. Dergimizin 12. sayısına ulaşmak için Tıklayın Bu ayki roportaj konuğumuz, sevgili Ömer Enis. Bizi kırmayıp roportaj teklifimizi geri çevirmediği için teşekkür ederiz. -- Est. Ben teşekkür ederim. Ömer Bey Sosyal Medya'da tanınan ve takip edilen birisiniz. Ama okurlarımız arasında sizi tanımayanlarda vardır. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? -- Benim, kim olduğumun okurlarınıza pek fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Ama buna rağmen paylaşımlarımı takip etmek isteyenler için http://friendfeed.com/ omerenissen ve http://twitter.com/omerenissen accountlarına tıklamalarını öneririm. Bunun dışında SocialSeeders'ta çalışan, işini seven, uzun boylu bir herifim. Social Seeders dediniz, bize Social Seeders hakkında şöyle kısaca bilgi verirmisiniz? Social Seeders neler yapar? Social Seeders'da; Sosyal ağlarda kimin nerede, nasıl, neler yaptığı sorularından çok, kim ne

Hasan Başusta Röportajı

Aşağıda okuyacağınız Hasan BAŞUSTA röportajını, Blog Dergisi'nin Haziran 2010 - 10. sayısı için yapmıştım. Dergimizin 10. sayısına ulaşmak için Tıklayın Merhaba Hasan Bey, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Bizi takip edenler arasında sizi tanıyanlar çoğunlukta, ama tanımayanlarda var. Önce Hasan Başusta kimdir? diye soralım: 1982 doğumluyum. Yükseköğrenimimi İstanbul ve Marmara Üniversitesinde tamamladım. Sonrasında İngiltere'de pazarlama okudum. Promoqube'de Dijital Pazarlama Stratejistliği yapıyorum. Asıl işim markaların dijital mecralarda en hızlı sonuç alabilecekleri stratejileri marka adına uygulamak diyebilirim. Arzu ederseniz http://hasanbasusta.com/ben-kimim adresinden detaylı olarak hikayemi okuyabilirsiniz. Elinde sürekli kitap olan birisiniz. Tabii bunun dışında birde, sesli kitap koleksiyonunuz var, hepsi sizin için değerlidir, ama bunlar arasında sizin için çok çok özel olan ve muhakkak tevsiye ettiğiniz bir kita