kendi hakkını savunmayan, hakkını koruyamayan başkasının hakkını hiç savunamaz. hak arayışına rağmen hakkını alamaması veya yeterince hakkını koruyamasada, kişinin sırf hak arayışında bulunmuş olması bile kişiye içsel mutluluk, huzur getirir. yani; hak, sadece alınmakla değil, kişinin sırf "hakkı olduğunu dile getirilmesi"yle, hakkı olduğunu ve hakkını istediğini başkalarına göstermekle de hak sahibine huzur verir. bu yönüyle hak; mutlaka alınmak için değil, taraflar arasında gerçekleşen haksızlığın toplumsallaştırılması, başkaları tarafından bilinmesi yönüyle öne çıkar ve haksızlığa uğrayan kişi, haksızlığı bilinirleştirerek toplumu taraf tutmaya mecbur kılar. toplum, kişinin yaşadığı haksızlığa rağmen tarafsız davranarak güçlüden yana bi tavır sergiliyorsa, haksızlığa uğrayan kişinin topluma karşı bir sorumluluğu kalmamıştır. yani; kişi haksızlığa uğradığı için, artık tamamen özgürdür. toplum onu bir bedel karşılığı özgürleştirmiştir.