Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Petersburg'dan Karelerim

Geçen haftalarda Petersburg'a gittim, gezdim, gördüm. Yediklerim içtiklerim benim olsun, gördüklerimden bazılarını fotoğrafladım ve işte o bazıları...

Wifi Ekonomisi

Geçen haftalarda Petersburg tatilimde yaşadığım internet sıkıntısı sonrası, sokak gezilerinin o tatlı yorgunluğunun ardından dinlenmek için girdiğim iş yerlerini, wifi olanlar arasından seçtim. Bunu o an bilinçli olarak yapıyor olsamda, arkadaşımla konuşuncaya kadar farkına varmamıştım. Tabii benim gibi tatile çıkmış ve zaten para harcamaya hazır biri için, bir mekanda wifi olması demek; oraya girip yemek yiyeceğim ve harcama yapacağım anlamına da geliyordu. Sonrasında bu konuya biraz daha detaylı olarak dikkat ettim ve neredeyse iş yerlerinin camekanlarının bir köşesinde "wifi bulunur" ibaresinin olmasının bile tek başına müşteri çekme potansiyeli olduğunu gözlemledim. Bu durum sadece yaşadığım deneyim sonrası edindiğim sıradan bir gözlem iken, biraz daha geniş çerçeveden düşündüğümde şunu anladım ki; özellikle yurt dışına giden tatilciler için wifi olan bir mekân demek, oraya müşteri olmak demekti. Konuya bu bağlamda yaklaşırsak, aslında cafe ve restoran benzeri...

Uğur Batı ile Stratejik Marka Yönetimi üzerine

Reklam yazarlığı ndan öğretim üyeliğine, marka danışmanlığından kurumsal iletişim yöneticiliğine uzanan mesleki kariyerinde marka yönetiminin neredeyse tüm taraflarında bulunmuş olan Uğur Batı ile son kitabı Stratejik Marka Yönetimi’nin başrolde olduğu bir söyleşi yaptık… Özellikle de tüketicinin doyumsuz bir hâle gelmek üzere olduğu ve sürekli değiştiği ortadayken, markalar yaşamak için ve gelecekte bugün olduklarından daha büyümek için ilk stratejik adımları nasıl olmalı? Belki biliyorsunuzdur, Kjell A. Nordström ve Jonas Ridderstråle, “Funky Business – Delifişeklik” adlı bir kitap yazdılar. Bu kitap, içinde bulunduğumuz zamanı “fazlalık çağı” olarak tanımlıyor ve bu tip bir toplum modelini şöyle anlatıyor: “Her şeyden o kadar çok var ki… Fazlalık çağındayız. Daha fazla seçenek. Daha fazla tüketim. Daha fazla eğlence. Daha fazla rekabet. Daha fazla fırsat. Bir aşırılık dünyasına, bir bolluk çağına girmiş durumdayız.’ Aşırı olan şeylerin başında da markalar geliyor. O kadar...

@UygurTim'in @TurkcellHizmet'i #Hacklemesi ve Hacklemenin Normalleşmesi

Bu sabah @UygurTim adında bir grubun @TurkcellHizmet'in Twitter hesabını hacklemesiyle başlayan olay, @TurkcellHizmet'in hesabının askıya alınmasıyla son buldu. Geriye ise atılan saçma sapan tweetlerin ekran görüntüleri kaldı.  Aşağıdaki ekran görüntülerinde de gördüğümüz gibi, günümüzde bu durum henüz bir markanın başına gelebilecek en büyük krizlerden biri olarak sayılmaktadır. Aynı zamanda bu ve benzeri krizler gittikçe normalleşmektedir ve doğal olan da normalleşmeleridir ve bu kaçınılmaz bir durum olarak önümüzde durmaktadır. Diğer bir anlamda ise neden normalleşmektedir derken bu konuyu şununla açıklamak isterim; Bir markanın başına gelen en büyük kriz hacklenmesi değildir, en büyük kriz aşağıda gördüğünüz durumdur. Hacklenmesi ise bir markanın yaşayacağı krizler arasında en sonlarda gelmektedir.