Ana içeriğe atla

failunfailunmefailun röportajı


Her röportajın ilk cümlesi olan "röportaj teklifimi kabul edip, zaman ayırdığın için teşekkür ederim" ile başlayalım.  Biraz kendinden bahseder misin?  Kimsin, neler yaparsın? :)
O zaman ben de klasik bir giriş yaparak başlayayım :) Öncelikle bana bu şansı tanıdığınız için çok teşekkür ederim.
Mesleğim gereği uzun yıllardır tasarım yapıyorum. 94 senesinden beri reklam sektöründeyim. Grafik tasarımla başladığım bu sektörde sırasıyla, art direktörlük ardından ise fotoğrafçılık eğitimi alarak moda çekimleri gerçekleştirdim.
Daha sonra ise sinema TV sektörüne geçerek 2007’den 2013’e kadar Türkiye’nin önemli yapım şirketlerinden MinT Prodüksiyon’da “Kreatif Direktör”lük yaptım.
Yine bu dönemde Çocuklar Duymasın, Seksenler, Doksanlar ve Dersimiz Atatürk gibi bir çok sinema ve TV projesinde yer aldım.
Sonrasında ise kendi ajansımı kurarak hayatıma farklı bir yön verdim. Şu an bir ajans bünyesinde değil ama freelance olarak hala birçok şirkete kreatif hizmetler sunuyorum.

Grafik tasarımcılıktan art direktörlüğe, fotoğraf eğitiminden moda çekimlerine, sinema TV sektöründen kendi ajansını kurmaya giden bir süreçten sonra ne oldu? İşler istediğin gibi gitmedi mi?
Bu arada kendi gözlemlerime göre; yaratıcı yönü ağır basan insanların, ticari hayatta başarıyı yakalayamıyorlar. Sende de durum böyle mi oldu?
Açıkçası hayat genel anlamda istediğim gibi gitti diyebilirim. Bu saydıklarımın hepsi beni bugüne taşıyan basamaklar oldu. Sabit bir yerde kalmak yerine mümkün olduğunca fazla şey katarak hayatımdaki bir sonraki istasyona ilerlemeye çalışıyorum. Zira zaman akarken olduğumuz yerde kalmak, sadece kendimizi kandırmak ve kısıtlı zamanımızı boşa kullanmak olur bence.

Çok haklısın. Söylediklerinin tamamına katılıyorum.
Anakronizm olarak adlandırılan çalışmalarına nasıl başladın? İlk çalışma fikri nasıl aklına geldi ve ilk çalışman hangisiydi?
2017 mayıs ayından beri @FailunFailunMefailun hesabı üzerinden kendi çalışmalarımı paylaşıyorum.
Öncelikle bu tarz çalışmaları kendim yapmadan önce de çok beğeniyor ve takip ediyordum. Daha sonra ise kendi tasarımlarımı hayata geçirdim.
Çıkış noktam “İlk bakışta dikkat çeken ve ikinci kez bakma isteği uyandıran her şey özeldir.” düşüncesi. Algıda farklılık yaratmayı seviyorum. İlk yayınladığım çalışma ise buydu  

Çalışman çok güzel. Sanırım bunu ilk olarak direkt senin sayfanda değil de, farklı instagram sayfalarında görmüştüm :)
Bu ve hatta tüm çalışmalarına bakarak sormak istiyorum; ortaya koyduklarınla bir sanat eseri yarattığını düşünüyor musun?
Kolaj; bir çok nesnenin resimsel bir kompozisyon ile bir araya getirildiği resim tekniğidir. Yani sanatın türlerinden birisidir ve bu nedenle de yaptığım şey sanatın bir kolu oluyor. Ama ben çalışmalarıma tasarım demeyi tercih ediyorum. Eser, her zaman bana çok iddialı bir kelime olarak gelmiştir. Her şeyin günlük tüketildiği dijital bir dünyada dijital kolajlar yapıyorum. Bunun bir adım ilerisine geçtiğimde yeniden konuşuruz :)

Umarım bir kaç adım ilerisine geçersin :)
Sanatın ne oldu
ğu hakkında sürekli tartışmalar olur ve sanırım dünya döndükçe bu tartışmalar da devam edecektir. Sanatın ne olduğunu hakkında sen neler söylemek istersin?
Sanat’ın insanları özgür kıldığını ve geliştirdiğini söyleyebilirim. Bilim gibi sanatta insanlığa bir çok yenilik kattı. Fikirlerin özgürleşmesinde ve gelişmesinde her zaman en büyük enstrüman oldu. Sanatsız bir dünya renksiz gökkuşağı gibi benim için.

Kerimcan Durmaz kolajınla ilk karşılaşğımda, günlük feed akışım içinde gördüğümden olsa gerek, kolaj olduğunu fark etmemiş, hatta içimden "resmin kendisini ne diye paylaşş ki?" diye geçirmekten kendimi alamamıştım. 
Birbiriyle bu kadar başarılı kolaj çalışmalar, bir anda ortaya çıkmıyordur her halde. Öncesinde veya çalışmaları tasarlarken nasıl bir yol izliyorsun? Nasıl çalışıyorsun? Belli bir çalışma sıran veya çalışma düzenin var mı?
Benim için çalışmalarımda öncelik, her zaman fikir odaklı oldu. Doğru bir fikir her zaman güzel bir görselden daha değerlidir. Bakıldığı anda algılanan bir mesaj her zaman çok daha çabuk benimseniyor.
Fikrin başrolde olması nedeniyle de görsel olarak mümkün olduğunca yalın bir tarz kullanıyorum. 
Çalışmaların en zor kısmı fikri bulmak. Sadece bir kaç farklı görseli gelişi güzel bir şekilde bir araya getirmek kolaj için yeterli olsa da, ilgi çekmek için yeterli olmuyor. Kolajladığınız resim, kişi ya da objelerin bir hikaye ile birbirleri arasında bir bağlantısının olması gerekiyor. Yani doğru bir fikir ve ona uygun görsel parçaları bulmalısınız.
Çalışmanın tamamen içten gelmesi lazım. Bazen saatlerce boş boş ne yapsam diye düşünür, bazen de bunu mutlaka yapmam lazım diye 1 dk içinde çalışmaya başlarsınız. Bu nedenle artık hiç zorlamadan içimden ne gelirse onu yapıyorum.

Instagram profilinde, çalışmalarının satışına yönlendirdiğin ETSY satış linki de var.  Hiç uzatmadan herkesin kafasındaki soruyu sorup diğer soruya geçeyim; Satışlar nasıl?
Aslında satış tarafı tasarımların bonusu oldu. Çünkü amaç asla ticari değildi.
Failun’ün çıkış noktası “ürettiğim kadar mutluyum” oldu her zaman. Ama zaman içinde insanların bu görsellere sahip olma talepleri arttı.
Daha sonra benim tasarımlarımı başka kişilerin çok daha fahiş diyebileceğim fiyatlara sattığını gördüm. Ben de insanların bu talebini geri çevirmek yerine, en uygun maliyetlerde onlara ulaşabilmelerini sağlamaya çalıştım.

Konu satışlara gelmişken, şunu da sormak istiyorum; var olan bir sanat eserini veya bir çalışmayı, kendince yeniden yorumlayıp, sonrasında da bunu paraya çevirme uğraşı içine girdiğinden dolayı olumsuz anlamda eleştirildin mi veya buna benzer bir tepkiyle karşılaştın mı?
Yukarıda da belirttiğim gibi; amaç ticari olmadığı için bu yönde hiç negatif bir tepki almadım aksine daha çok teşvik edici yorumlar aldım.
İnsanlar tasarımları sadece kanvas değil T-shirt ve farklı şekillerde de almak istiyor.  Hatta bir çok tasarımım benden izinsiz T-shirt  olarak şu an satışta :)

Çalışmalarını senden izinsiz satan kişilerle iletişime geçtin mi ve haberdar olduktan sonra neler oldu? Yani herhalde bu şekilde ilerliyor olmalarına sessiz kalmıyorsundur değil mi?
Bu izinsiz satışları yapanlar 5-10 gibi bir sayı olsa belki uğraşmak kolay olabilir. Bir de bunu dünya genelinde yapıyorlar.Türkiye dışında, Rusya, Amerika ve İtalya başta olmak üzere daha birçok farklı ülkeden bildirim geliyor. Beni takip eden birçok kişi bu tarz ticari içerikleri gördükleri anda bana haber veriyorlar. Bu da beni mutlu ediyor çünkü aramızda birbirimizi kolladığımız güzel bir ilişki oluşmuş insanlarla :) Böyle durumlarda mesaj ile satış yapan hesaplara ulaşarak durumu hallediyoruz. (Çoğunlukla :)) Ama dijital bir dünyada bunun önüne geçmek mümkün değil.

Peki buna hırsızlık diyebilir miyiz? Ya da senin bakış açınla, bunu nasıl görüyorsun?
Hırsızlık ağır bir tabir ama bu tarz ticari konular için en azından izin alma nezaketi gerekir.  Normal şekilde kullanımlara ya da kendi için bir şeyler yapanlara zaten rica ettikleri taktirde paylaşma veya kullanma izni veriyorum.

Güzel bir bakış açın var :)
Hakkında konuşulanlar baktığımda, sana ait şöyle bir cümle ile karşılaştım;
"İlk bakışta dikkat çeken ve ikinci kez bakma isteği uyandıran her şey özeldir" rica ersem, bu cümleni biraz açar mısın?
Bunu şöyle açıklayabilirim. Günümüzde sosyal medyanın her şeyi kolay ulaşılabilir kılması nedeniyle birçok şey sıradan gelir olmaya başladı. Bu bence günümüzün en büyük sorunlarından biri.
Eskiden bir şarkı veya bir film bizi belki haftalarca ya da aylarca etkisi altında bırakırken, günümüzde her şeyi hızlı tüketir bir hale geldik. Bu hızlı tüketimde ise ancak dikkat çekici şeyler kendini fark edilebilir kılıyor.  Bu tempoda sıradan bir şeyin(!) dikkat çekmesi çok zor hale geliyor. Bu nedenle insanlar, fikir olarak farklı gördükleri şeyleri daha çok beğeniyor. O yüzden de insanların ilk gördükleri anda dikkati çekici farklı fikirler oluşturmanız gerekiyor.

Zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim.










Yorumlar